Bir yabancı dili öğrenmek istiyorsan mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.
- If you want to master a foreign language, you must study as much as possible.
Romanlar geçmişte olduğu kadar çok okunmuyor.
- Novels aren't being read as much as they were in the past.
Hemen hemen işi bitirdi.
- He has all but finished the work.
Gözlüksüz o hemen hemen kördür.
- Without her glasses she was as good as blind.
Tom ve Mary hemen hemen evlidir.
- Tom and Mary are as good as married.
Sorun neredeyse çözüldü.
- The problem is as good as settled.
İşim neredeyse bitti.
- My work is as good as done.
Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.
- The main streets of many small towns have been all but abandoned thanks, in large part, to behemoths like Wal-Mart.
Deneme neredeyse yapılmıştı.
- The trial was all but done.