Bildiği kadarıyla işler yolunda gidiyordu.
- So far as he was concerned, things were going well.
Bildiğim kadarıyla, o iyi bir adam.
- He is, so far as I know, a good guy.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
Trene zamanında yetişmek için acele etti.
- He hurried so as to be in time for the train.
insofar as (or that), to the extent that, to such an extent.