İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
- My liver is heavily damaged.
Bill babasının çokça sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates his father smoking heavily.
Çok yağmur yağdı ve dolayısıyla beyzbol maçı iptal edildi.
- It rained heavily, and consequently the baseball game was called off.
Tom aşırı derecede nefes alıyordu.
- Tom was breathing heavily.
Tom aşırı derecede nefes alıyor.
- Tom is breathing heavily.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Otobüs yukarı ve aşağı şiddetle sarstı.
- The bus rocked heavily up and down.
Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.
- We were late for school because it rained heavily.
his heavily muscled arms.