O ona bir kartpostal gönderdi.
- She sent him a postcard.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Bir arkadaşım ona bir posta kartı göndermemi rica etti.
- A friend of mine asked me to send him a postcard.
Birkaç kartpostal almak istiyorum.
- I would like to buy some postcards.
O, resim kartpostalların örneklerini istedi.
- He asked for samples of picture postcards.