Kağıt uçak yavaş yavaş yere düştü.
- The paper plane fell slowly to earth.
O benden ayrılıyordu ve yavaş yavaş yürüyordu.
- She was leaving and was walking slowly from me.
O, basamakları yavaşça tırmandı.
- He went up the steps slowly.
Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
- The army slowly advanced across the river.