Tatoeba en yavaş sitedir.
- Tatoeba is the slowest site.
O sınıfımızdaki en yavaş kişi olabilir.
- He may be the slowest one in our class.
O sınıfımızdaki en yavaş kişi olabilir.
- He may be the slowest one in our class.
Tatoeba en yavaş sitedir.
- Tatoeba is the slowest site.
Lütfen daha yavaş konuşun.
- Speak slower, please.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
- The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Ağır öğrenenler sık sık okula gitmek istemezler.
- Slow learners often don't want to go to school.
Sahneyi ağır çekimde görmek istiyorum.
- I want to see the scene in slow motion.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.
Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
- Time passed very slowly this week.
Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.
- When you are driving, you should slow down on corners.
Yavaşlamak zorundayız.
- We have to slow down.
İşler gerçekten kesatlaştı.
- Business has really slowed down.
Bu günlerde iş çok kesat.
- Business is so slow these days.
Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
- Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
Tom golf sever ama Mary onun yavaş ve sıkıcı olduğunu düşünüyor.
- Tom likes golf, but Mary thinks it's slow and boring.
Lütfen saati ayarlar mısınız. Geri kalmış.
- Will you please adjust the clock? It's slow.
Saatim beş dakika geri kalmış.
- My watch is five minutes slow.
Tom yavaşlamamı söyledi.
- Tom told me to slow down.
Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.
- When you are driving, you should slow down on corners.
Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
- As my watch was slow, I missed the special express.
Bu saat on dakika geridir.
- This watch is ten minutes slow.
Balon yavaş yavaş indi.
- The balloon descended slowly.
Kağıt uçak yavaş yavaş yere düştü.
- The paper plane fell slowly to earth.
He that is slow to wrath is of great understanding. --Prov. xiv. 29.
These changes in the heavens, though slow, produced Like change on sea and land, sidereal blast. --Milton.
John is very slow; he is ten seconds behind everybody else when it comes to math.
That clock is slow.
a slow train.
I'm just sitting here with a desk of cards, enjoying a slow afternoon.
Speak more slowly, please.
- Speak more slowly, please!
Please speak more slowly!
- Please speak more slowly.
... per mile in the world-- and the slowest. ...
... with the slowest job growth in 50 years. We ended up moving from surplus to deficits. ...