Sami kuşkuları kendine çekiyordu.
- Sami kept the suspicions to himself.
Fadıl'ın ölümü kuşku uyandırıyordu.
- Fadil's death raised suspicions.
Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
- His story aroused my suspicion.
Haber şüphelerimi doğruladı.
- The news confirmed my suspicions.