sleeping, dozing, napping

listen to the pronunciation of sleeping, dozing, napping
English - Turkish

Definition of sleeping, dozing, napping in English Turkish dictionary

asleep
uykuya

Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı. - Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.

Dün gece yatakta kitap okurken, ışık açıkken uykuya dalmışım. - While I was reading in bed last night, I fell asleep with the light on.

asleep
{s} uykuda: The guards were asleep. Bekçiler uykudaydı
asleep
{s} tembel
asleep
uyuşmuş/uykuda
asleep
uykuda olan
asleep
Ayağım uyuşmuş
asleep
uyurken

Kapıyı açtığımda onu uyurken buldum. - When I opened the door, I found him asleep.

Uyurken cüzdanımı çaldırdım. - I had my wallet stolen while I was asleep.

asleep
duygusuz
asleep
uykuda

Yangın patlak verdiğinde, o derin uykudaydı. - When the fire broke out, he was dead asleep.

Her iki köpek uykuda. - Both dogs are asleep.

asleep
hissiz
asleep
{s} uyuşuk
asleep
{s} uyuşmuş

Tom'un bacağı uyuşmuştu bu yüzden ayağa kalkamadı. - Tom's leg had fallen asleep so he couldn't stand up.

Onun sağ ayağı uyuşmuştu. - His right leg was asleep.

asleep
uyumakta

Tom uyumaktan kendini alamadı. - Tom couldn't help falling asleep.

asleep
{s} uyuyan

Mary çocuğu uyuyana kadar bekliyordu. - Mary had been waiting till her child fell asleep.

Tom uyuyana kadar beklemem gerekti. - I had to wait until Tom was asleep.

English - English
{s} asleep