I need a pencil. Can I use one of yours?
- Bir kaleme ihtiyacım var. Sizinkilerden birini kullanabilir miyim?
I think these are yours.
- Sanırım bunlar sizinkiler.
It’s all yours.
Yours sincerely, Yours faithfully, Yours, Sincerely yours.
I know that you're a teacher.
- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
I don't see your point.
- Siz insanları anlamıyorum.
I'd never borrow anything of yours without asking first.
- Öncelikle sormadan sizin herhangi bir şeyinizi asla ödünç almam.
Ordering from catalogs saves you time and money without requiring you to leave the house.
- Kataloglardan sipariş verme evden ayrılmanızı gerektirmeden size zaman para kazandırır.
I think we're out of your size.
- Sanırım sizin bedeniniz bitti.
Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
None of the money is yours.
- Paranın hiçbiri sizin değil.
It's none of your business.
- Bu sizi ilgilendirmez.
Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.
Our school was not the same size as yours.
- Bizim okulumuz sizinkiyle aynı büyüklükte değildir.