sivrileşen

listen to the pronunciation of sivrileşen
Turkish - English
tapered
acuminate
sivri
sharp

There are very sharp writers. - Çok sivri dilli yazarlar var.

Both stocks rose sharply. - Her iki hisse de sivri şekilde yükseldi.

sivri
{s} pointed

Vulcans have pointed ears. - Volkanlıların sivri kulakları vardır.

Cats have pointed ears. - Kedilerin sivri kulakları var.

sivri
extreme
sivri
{s} jagged

They climbed up the jagged rocks. - Onlar sivri kayalara tırmandılar.

The jagged mountains were capped with snow. - Sivri dağlar kar ile kaplandı.

sivri
{s} beaked
sivri
{s} acute
sivri
penetrant
sivri
(Jeoloji) crest
sivri
keen
sivri
(Denizbilim) atlantic bonito
sivri
acerate
sivri
spiry
sivri
too clever by half
sivri
aculeate
sivri
sharp point
sivri
very large bonito
sivri
spinose
sivri
(something) which has a sharp point, sharply pointed, sharp
sivri
spired
sivri
nipping
sivri
spinous
sivri
sharp; pointed, keen; extreme
sivri
pungent
sivri
edged
sivri
sharp pointed
sivri
(Anatomi) apicatus
sivri
angular
Turkish - Turkish

Definition of sivrileşen in Turkish Turkish dictionary

Sivri
bijli
sivri
Palamut balığının bir boyu
sivri
Toriğin büyüğü
sivri
Giresun yöresinde yetiştirilen bir fındık çeşidi
sivri
Ucuna doğru gittikçe incelen: "Aşağıda gördüğümüz dik ve sivri bir binanın üst katında çay içmeğe gideceğiz."- F. R. Atay
sivri
Genel tutumun veya geleneklerin dışında kalan, göze batıcı özelliği olan, aşırı
sivri
Palamut
sivri
Ucu keskin ve batıcı olan
sivri
ince ve uzunca olan
sivri
Ucu keskin ve batıcı olan: "Sivri gagasından kelimeler çıkarken sanki birer ok oluyordu."- Ö. Seyfettin
sivri
Ucuna doğru gittikçe incelen
sivrileşen
Favorites