situated on the outside, or extreme limit; remote from the center; outer

listen to the pronunciation of situated on the outside, or extreme limit; remote from the center; outer
English - Turkish

Definition of situated on the outside, or extreme limit; remote from the center; outer in English Turkish dictionary

utter
{s} sapına kadar
utter
atmak (çığlık vb'ni)
utter
su katılmadık
utter
basmak
utter
{f} dile getirmek

Teknoloji hızla değişir demek bilinen gerçeği dile getirmektir. - To say that technology changes rapidly is to utter a truism.

utter
tamamen

Tom tamamen yiyeceklere saplantılı. Mary'nin onu terkettiğine şaşmamalı. - Tom is utterly obsessed with food. No wonder Mary dumped him!

O, tamamen aşağılanmış hissetti. - He felt utterly humiliated.

utter
tam

Utangaç erkek çocuğu onun varlığında tamamen sıkıldı. - The shy boy was utterly embarrassed in her presence.

Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız. - It is utterly impossible to finish the work within a month.

utter
demek

Teknoloji hızla değişir demek bilinen gerçeği dile getirmektir. - To say that technology changes rapidly is to utter a truism.

utter
söylemek
utter
nihai
utter
halis
utter
{s} kesin
utter
son derece
utter
{f} açığa vurmak
utter
{s} tüm
utter
{s} mutlâk

O mutlak bir zaman kaybı. - That's an utter waste of time.

O mutlak bir felaketti. - It was an utter disaster.

utter
piyasaya sür/söyle
utter
{f} (inilti/ses) çıkarmak
utter
{f} piyasaya sürmek (sahte para vb.)
utter
atmak
English - English
utter
situated on the outside, or extreme limit; remote from the center; outer

    Hyphenation

    si·tu·a·ted on the outside, or ex·treme limit; re·mote from the center; out·er

    Pronunciation

Favorites