situated at the highest part or point

listen to the pronunciation of situated at the highest part or point
English - Turkish

Definition of situated at the highest part or point in English Turkish dictionary

supreme
{s} yüce

Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti. - Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983.

Sana yüce şeref sözümü veriyorum. - I give you my supreme word of honor.

supreme
üstün

Hukukun üstün gücüne inanıyordu. - He believed in the supreme power of the law.

supreme
{s} en üstün
supreme
üstün derecedeki
supreme
azam
supreme
ulu
supreme
{s} en yüksek rütbeli
supreme
{s} en önemli
supreme
Supreme Being Hak Taalâ
supreme
supr
supreme
en yüksek hayır gayesi
supreme
{s} kritik
supreme
{s} son

Bu beni son derece mutlu etti. - It made me supremely happy.

supreme
Allah
supreme
supreme good en büyük iyilik
supreme
(sıfat) en yüksek, en üstün, yüce, son, en son, azami, kritik
supreme
Supreme Court Anayasa Mahkemesi
supreme
(Tıp) En üst, suprema, supremus
English - English
supreme
situated at the highest part or point

    Hyphenation

    si·tu·a·ted at the highest part or point

    Turkish pronunciation

    sîçueytîd ät dhi hayıst pärt ır poynt

    Pronunciation

    /ˈsəʧo͞oˌātəd ˈat ᴛʜē ˈhīəst ˈpärt ər ˈpoint/ /ˈsɪʧuːˌeɪtɪd ˈæt ðiː ˈhaɪəst ˈpɑːrt ɜr ˈpɔɪnt/
Favorites