In order to learn from mistakes, we construct a no blame system.
- Hatalardan öğrenmek için bir suçlama yok sistemini kurmalıyız.
A curtain of mist blocked our view.
- Bir sis perdesi bizim görüşümüzü engelledi.
The light of the lamp glimmered in the fog.
- Lambanın ışığı siste parıldıyordu.
The fog prevented him from seeing very far ahead.
- Sis onun çok uzağı görmesini engelledi.
The air was infected with photochemical smog.
- Hava fotokimyasal sis ile enfekte edildi.
Smog hung over Tokyo.
- Tokyo'nun üzerine sis çöktü.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- These are my sister's magazines.
Ben kahvaltı için yumurta severim, ama ablam yulaf lapası tercih eder.
- I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
Kızkardeşini görmek istiyorum.
- I want to see your sister.
Sen ve kızkardeşin yakın mısınız?
- Are you and your sister close?