sinirler

listen to the pronunciation of sinirler
Turkish - English
thews
Third-person singular simple present indicative form of thew
plural form of thew
Attractive physical attributes or features; good bodily proportions; muscles; vigour
Plural of thew
Third-person singular simple present of to thew
{i} sinews, muscles; vigor
sinir
{i} nerve

I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves. - Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.

The sciatic nerve is the longest nerve in the human body. - Siyatik sinir insan vücudundaki en uzun sinirdir.

sinir
anger

He was red with anger. - Sinirden kıpkırmızı olmuştu.

His face turned red with anger. - Yüzü sinirden kızardı.

sinir
{i} temper

Tom loses his temper easily. - Tom kolaylıkla sinirleniyor.

It doesn't pay to lose your temper. - Sinirlenmeniz işe yaramaz.

sinir
{s} nervous

I became very nervous when I couldn't locate my passport. - Pasaportumu bulamadığımda çok sinirlendim.

A nervous person will not be fit for this job. - Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.

sinir
{i} pet
sinir
{i} fury
periferik sinirler
(Tıp) peripheral nerves
sinir
tendon
sinir
(Havacılık) boundary
sinir
crabby
sinir
fibre
sinir
annoying

This noise is annoying. - Bu gürültü sinir bozucu.

Why are you annoying your sister? - Kız kardeşini niçin sinirlendiriyorsun?

sinir
string
sinir
irritating

Tom is irritating because he always has to have his own way. - Tom her zaman kendi metoduna sahip olduğu için sinir bozucudur.

Tom's an irritating person to work with because he'll never admit it when he's made a mistake. - Bir hata yaptığında onu asla kabul etmeyeceği için Tom birlikte çalışmak için sinir bozucu bir kişi.

sinir
equanimity
sinir
irksome
sinir
arse
sinir
bugger
sinir
{i} limit
sinir
neuronic
sinir
{i} border
sinir
border line
sinir
tantrum

You never know when he's going to throw another tantrum. - Onun ne zaman sinir krizi geçireceğini hiçbir zaman önceden kestiremezsin.

sinir
(Anatomi) nerve
sinir
quirk, peculiar trait, peculiarity of behavior
sinir
neural

Google uses a neural network to translate sentences. - Google, cümleleri çevirmek için bir sinir ağı kullanır.

sinir
nerve; sinew, fibre; anger, irritation; emotional balance, equanimity; crabby, irritating, irksome, annoying
sinir
equanimity, emotional balance: Bende sinir kalmadı. My nerves are shot./I'm very upset
sinir
sinew
sinir
anger; irritation
sinir
(Konuşma Dili) sinew, tendon; muscle fiber
sinir
irritating, exasperating (person, thing)
sinir
thing about which one is fastidious
sinir
choler
sinir
bordering
yıpranmış sinirler
frayed nerves
Turkish - Turkish
asap
Sinir
(Osmanlı Dönemi) KETİTE
Sinir
(Osmanlı Dönemi) HIŞAŞ
sinir
Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet: "Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu."- R. N. Güntekin
sinir
Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhsal niteliği: "Tren kalktıktan biraz sonra sinirlerdeki gerginlik geçer."- R. N. Güntekin
sinir
Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet
sinir
Hoşa gitmeyen, can sıkan
sinir
Rahatsız edici, hastalık derecesine varan özellik
sinir
Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhî niteliği
sinir
Kas kirişi ve zarı
sinirler
Favorites