Definition of singular and near the speaker in English Turkish dictionary
- this
- bu
- this
- {s} (çoğ. these) bu
- this
- böylesine
Böyle bir yerde asla böylesine güzel bir otel ummuyordum.
-I never expected such a nice hotel in a place like this.
Doktor böylesine acil bir durumla nasıl başa çıkacağını biliyordu.
-The doctor knew how to cope with an emergency like this.
- this
- bu kadar
Her gün bu kadar sıcak mı?
-Is it this hot every day?
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
-Hearing this song after so long really brings back the old times.
- this
- böyle
Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
-Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
-He often shuts himself up in the study and writes things like this.
Related Terms
Definition of singular and near the speaker in English English dictionary
- this