İnsan bir günahkar doğar.
- Man is born a sinner.
Beni affedin, zira ben günah işledim.
- Forgive me, for I have sinned.
Daha günahkar bir erkeğe hiç rastlamadım.
- I have never met a more sinful man.
Daha günahkar bir kişiyle hiç karşılaşmadım.
- I have never met a more sinful person.
Günah işledik, Tanrım, bizi affet.
- We have sinned, Lord, forgive us.
Günah işlediğim için beni affet Tanrım.
- Forgive me Father for I have sinned.
Singapur'da bir suçluyu cezalandırmanın bir yolu onu ya da onu kırbaçlamaktır.
- In Singapore, one way to punish a criminal is to whip him or her.
Singapur'da suçluları cezalandırmanın bir yolu da onları kırbaçlamaktır.
- In Singapore, one way to punish criminals is to whip them.
Daha günahkar bir kadınla hiç karşılaşmadım.
- I have never met a more sinful woman.
Daha günahkar bir erkeğe hiç rastlamadım.
- I have never met a more sinful man.
Günah işlediğim için beni affet Tanrım.
- Forgive me Father for I have sinned.
Beni affedin, zira ben günah işledim.
- Forgive me, for I have sinned.
I can not do without this dictionary even for a single day.
- I cannot do without this dictionary even for a single day.
I cannot do without this dictionary even for a single day.
- I can not do without this dictionary even for a single day.
I'm going back to the synagogue.
- Sinagoga geri gidiyorum.
There aren't that many synagogues in this city.
- Bu kentte o kadar çok sinagog yok.
Tom's dog cowered under the kitchen table during the storm.
- Tom'un köpeği fırtına sırasında mutfak masasının altına sindi.
My dog cowers under the table whenever he hears thunder.
- Köpeğim ne zaman gök gürültüsünü duysa masanın altına siner.