simultaneously.

listen to the pronunciation of simultaneously.
English - Turkish

Definition of simultaneously. in English Turkish dictionary

at the same time
aynı zamanda

Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir. - Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.

Hepiniz aynı zamanda konuşmayın. - Don't all speak at the same time.

at the same time
bununla birlikte
at the same time
bununla beraber
at the same time
aynı anda

Onlar aynı anda Paris'e vardılar. - They arrived in Paris at the same time.

Tom, armonika ve gitarı aynı anda çalabilir. - Tom can play the harmonica and the guitar at the same time.

simultaneously
eş zamanlı
simultaneously
eşzamanlı bir şekilde
simultaneously
aynı anda

Birkaç dilde bir kitap yazıyorum ve aynı anda Tatoeba'nın ekranlarında dünyanın dört bir yanına yayınlıyorum. - I am writing a book in several languages, and I simultaneously publish it on Tatoeba's screens all over the world.

Tom ve Mary aynı anda cevapladı. - Tom and Mary answered simultaneously.

simultaneously
aynı zamanda

O bir bilim adamı ve aynı zamanda bir müzisyen. - He is a scholar and a musician simultaneously.

simultaneously
birlikte
simultaneously
hep beraber
Simultaneously
simültane
at one time
bir zamanlar

Bir zamanlar burada bir köprü vardı. - At one time, there was a bridge here.

Bir zamanlar Amerika'da birçok köle vardı. - At one time there were many slaves in America.

simultaneously
es zamanlı
at the same time
yine de
simultaneously
(zarf) aynı anda
simultaneously.

    Hyphenation

    si·mul·ta·ne·ous·ly

    Videos

    ... that live on more than one continent simultaneously. ...
    ... The grasslands appear almost simultaneously around the world. ...
Favorites