English - Turkish
Definition of simple past tense and past participle of press in English Turkish dictionary
- pressed
- {s} sıkışık
O her zaman paraya sıkışıktır.
-He is always pressed for money.
Paraya sıkışık değilim.
-I'm not pressed for money.
- pressed
- baskılanmış
- pressed
- preste sıkıştırılmış
- pressed
- sıkılmak
- pressed
- basılmak
- simple past tense
- (Dilbilim) geçmiş zaman
- pressed
- -si olmayan
- pressed
- {f} bas
O, fren pedaline bastı.
-He pressed the brake pedal.
Butona bastı ve bekledi.
-He pressed the button and waited.
- simple past tense
- -di'li geçmiş zaman
- pressed
- preslenmiş
- pressed
- (sıfat) sıkışık, sıkışmış, ütülenmiş, preslenmiş, sıkıştırılmış
- pressed
- pressed brick fırına sürülmeden önce kalıba konulmuş tuğla
- pressed
- be pressed for time vakti olmamak
- pressed
- acele işi olmak
- pressed
- {s} sıkışmış
- pressed
- bastırılmış
- pressed
- {s} prese, preste sıkıştırılmış: pressed steel prese çelik
- pressed
- sıkışık/ezilmiş
- pressed
- press baskı yap/bastır
- pressed
- {s} sıkıştırılmış
Related Terms
simple past tense and past participle of press
Hyphenation
sim·ple past tense and past par·ti·ci·ple of PressPronunciation
Resimler
History
Favorites