Bu vazoyu suyla doldurdu.
- She filled this vase with water.
İzleyici salonu doldurdu.
- The audience filled the hall.
Üzgünüm, pozisyon önceden doldurulmuş.
- Sorry, the position has already been filled.
Oda sigara dumanıyla dolmuştu.
- The room was filled with cigarette smoke.
Otobüs tam kapasite doluydu.
- The bus was filled to capacity.
Park çocuklarla doludur.
- The park is filled with children.