Olayların bu açıklaması tamamen abartılmış, üstelik doğru olsa bile.
- This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true.
Rapor abartılmış olabilir.
- The report may be exaggerated.
Satıcı onun ürününü satmak için bazı abartılı iddialar ortaya attı.
- The salesman made some exaggerated claims in order to sell his product.
Bizim için onun sevgisi abartılı görünüyor.
- His affection for us seems exaggerated.
Balıkçı yakaladığı balığın büyüklüğünü abarttı.
- The fisherman exaggerated the size of the fish he had caught.
Satıcı onun ürününü satmak için bazı abartılı iddialar ortaya attı.
- The salesman made some exaggerated claims in order to sell his product.