English - Turkish
Definition of simple past tense and past participle of combine in English Turkish dictionary
- combined
- {s} birleşik
- combined
- {s} karma
- combined
- (Mukavele) birleştirilmiş
- simple past tense
- (Dilbilim) geçmiş zaman
- combined
- {f} birleştir
Tom ve Mary John'a bir hediye almak için paralarını birleştirdiler.
-Tom and Mary combined their money to buy a present for John.
Düşmanla savaşmak için güçlerini birleştirdiler.
-They combined forces to fight the enemy.
- combined
- karışık
- combined
- kombine
Kombine bir çaba düşünmeliyiz.
-We should consider a combined effort.
Tüm elli eyaletin kombine nüfusu nedir?
-What is the combined population of all 50 states ?
- simple past tense
- -di'li geçmiş zaman
- combined
- birleştir(mek)
- combined
- birleşmiş
- combined
- birlestir
- combined
- {f} birleştir: adj.kom
- combined
- (Askeri) MÜŞTEREK, KOMBİNE KARMA: Birleşik iki veya daha fazla kuvvet veya teşkilat arasındaki ikili veya daha fazla ittifak (tüm müttefikler ve kuvvetler dahil olmadığı zaman katılan ülkeler ve kuvvetler belirtilmelidir. Örneğin; Müşterek Deniz Kuvvetleri). Ayrıca bakınız: "joint"
- combined
- {f} birleştir: adj.birleştirilmiş
- combined
- {s} bileşik
Related Terms
English - English
Definition of simple past tense and past participle of combine in English English dictionary
- combined
The cook combined equal parts chocolate and vanilla batter in the cake.
simple past tense and past participle of combine
Hyphenation
sim·ple past tense and past par·ti·ci·ple of com·binePronunciation
Resimler
Favorites