Antik bir çanak çıkarıldı.
- An antique pot was dug out.
Tom doğrudan çanaktan güveç yedi.
- Tom ate the stew straight from the pot.
Ben çorbayı büyük tencerede pişiririm.
- I cook soup in a big pot.
Havuçları tencereye koy.
- Put the carrots in the pot.
Fizikçi, nükleer füzyonun potansiyel tehlikesinin farkındaydı.
- The physicist was aware of the potential danger of nuclear fusion.
İnsan oğluna sonsuz potansiyel bahşedilmiştir.
- Human beings are gifted with infinite potential.
Her tencere için bir kapak var.
- There is a lid for every pot.
Akşam yemeği için kalmaya ne dersiniz? Ben büyük bir kap güveç yapıyorum.
- How about staying for dinner? I'm making a big pot of stew.
Ben İspanya'dayken bu tür müzik dinledim. O çok hızlıydı ve onun hayranları onunla dans etmek için esrar içtiler.
- When I was in Spain, I listened to this kind of music. It was very fast and its fans smoked pot in order to dance to it.
Son zamanlarda top gibi bir göbek büyütüyorum. Bu orta yaş olmalı.
- Lately, I've been growing a pot belly. It must be middle age...
Bize daha fazla patates lazım.
- We need more potatoes.