O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.
- She tried to prevent the rumor from spreading.
Bu önlemler hastalığın yayılmasını önleyebilir.
- These measures can prevent the disease from spreading.
Bu haberi kim yayıyor olabilir?
- Who could be spreading that news?
O bilgiyi muhtemelen kim yayıyor?
- Who is likely to be spreading that information?