Tom nişan aldı ve bir uyarı atışı yaptı.
- Tom took aim and fired a warning shot.
Hiç böyle bir atış görmedim.
- I've never seen a shot like that.
O şimdiye kadar gördüğüm en kötü vesikalık fotoğraf.
- That's the worst mug shot I've ever seen.
Tom bir fırt içki içti.
- Tom drank a shot of whiskey.
Geziye gitmeden önce bazı çekimlere ihtiyacım var.
- I need some shots before I go on my trip.
Onun başka bir DTP çekimine ihtiyacı var.
- She needs another DPT shot.
Doktor bana iğne yaptı.
- The doctor gave me a shot.
Hemşire bana bir iğne yaptı.
- The nurse gave me a shot.
O, oryantal sanatında birazcık uzmandır.
- He is something of an expert on oriental art.
Sen biraz baş belasısın, değil mi?
- You're something of a troublemaker, aren't you?
Vurulmak istemiyorum.
- I don't want to be shot.
Vurulmaktansa asılmayı tercih ederim.
- I'd rather be hanged than shot.
Onu vuran adam Sirhan Bişara Sirhandı.
- The man who shot him was Sirhan Bishara Sirhan.
Polis vurularak öldürüldüğünde izinliydi.
- The policeman was off duty when he was shot to death.
Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı ve şimdi hızlı bir iyileşme gösteriyor.
- One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.
Ben şimdi bir silah sesi duydum.
- I heard a shot just now.
Biz üç el silah sesi duyduk.
- We heard three shots.
Sami, karısı Leyla'yı başından iki mermi ile vurdu .
- Sami shot two bullets into the head of his wife, Layla.
Köpek bir mermi gibi uzaklaştı.
- The dog went away like a shot.
Tom bir fırt tekilayı bir yudumda içti.
- Tom drank the shot of tequila down in one gulp.
Bir yudum tekila istiyorum.
- I'd like a shot of tequila.
Tom bir keskin nişancı tarafından başından vuruldu.
- Tom got shot in the head by a sniper.
En son ne zaman bir tetanoz aşısı yaptırdın?
- When was the last time you had a tetanus shot?
Tetanos aşısı bir köpek ısırmasından daha çok canımı yaktı.
- The tetanus shot hurt me more than the dog bite did.
Bana bir şans daha ver.
- Give me another shot.
Bu bizim tek şansımız.
- This is our only shot.
Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük
- We saw Mac make a fantastic shot.
Bana vurmak istiyor musunuz? Devam edin ve en iyi vuruşunuzu yapın.
- Do you want to hit me? Go ahead and take your best shot.
Denemek zorunda kaldım.
- I had to give it a shot.
Bir kere daha denemek ister misin?
- Do you want to give it another shot?
Schwarzenegger also is taking nasty shots from his own party, as GOP conservatives bash some of his appointments as Kennedyesque and traitorous to party values.
They took the lead on a last-minute shot.
The rear axle will have to be replaced. It's shot.
I'd like just one more shot at winning this game.
Drink up. It's his shot.
... This is an actual picture or an actual shot of the product ...
... In this case, this is a beautiful shot of Queenstown. ...