Bir çarşaf kadar beyazsın.
- You are as white as a sheet.
O çarşafları yatağın üzerine koydu.
- She put sheets on her bed.
Çatı metal levha ile kaplıdır.
- The roof is covered with sheet metal.
Bu levhada ne yazılıdır?
- What's written on this sheet?
Lütfen bana bir yaprak kağıt verin.
- Please give me a sheet of paper.
Tom bir yaprak kadar solgundu.
- Tom was as pale as a sheet.
Yapıştırıcı ile iki kağıt yaprağını birbirine yapıştırdım.
- I stuck two sheets of paper together with paste.
Tom Mary'ye resmi görünümlü kağıt yaprağı verdi.
- Tom handed Mary an official-looking sheet of paper.
Bana bir kâğıt yaprak verdi.
- She handed me a sheet of paper.
Bana bir kağıt verin.
- Give me a sheet of paper.
Ayrı ayrı sayfalara, en iyi arkadaşınızı anlatın; yaşı, nerede yaşadığı, işi gibi...
- On a separate sheet of paper, describe your best friend: age, where he or she lives, his or her job, etc.
Bana boş bir sayfa kağıt verin.
- Give me a blank sheet of paper.
Polis, cesedi gazeteyle örttü.
- The police covered the body with a sheet.
Yapıştırıcı ile iki kağıt yaprağını birbirine yapıştırdım.
- I stuck two sheets of paper together with paste.
Tom Mary'ye resmi görünümlü kağıt yaprağı verdi.
- Tom handed Mary an official-looking sheet of paper.
Nota kağıdı okuyabilir misin?
- Can you read sheet music?
Nota kağıdını okuyamam.
- I can't read sheet music.
Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
- The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
Remember to sheet the floor before you start painting.
We couldn't go out because the rain was sheeting down all day long.