sharp; sour; acid

listen to the pronunciation of sharp; sour; acid
English - Turkish

Definition of sharp; sour; acid in English Turkish dictionary

eager
istekli

Tom Mary ile yeniden buluşmak için istekli. - Tom is eager to meet Mary again.

O, Avustralya'da yaşamaya isteklidir. - She is eager to live in Australia.

eager
(sıfat) hevesli, gayretli, istekli, sabırsız, ateşli
eager
isteklenmek
eager
arzulu/hevesli
eager
can atan
eager
hevesli

Oraya gitmeye çok hevesli. - He is very eager to go there.

Kızı onunla her yere gitmeye hevesli. - His daughter is eager to go with him anywhere.

eager
sabırsız

Tom katılmak için sabırsız gibi görünüyor. - Tom seems eager to participate.

Tom Mary'yi görmek için sabırsızlanıyordu. - Tom was eager to see Mary.

eager
eagerly şiddetli arzuyla
eager
arzulu
eager
eagerness şevk istek
eager
büyük şevkle
eager
canlılık
eager
arzu
eager
{s} ateşli
eager
sabırsızlıkla
eager
eager beaver vazifesine fazlasıyla bağlı olan kimse
English - English
eager
sharp; sour; acid
Favorites