Gelmememiz söylendiği zaman, gitmek için daha da istekli oluruz.
- When we are told not to come, we become all the more eager to go.
Onun konuşması sırasında öğrenciler istekli olarak dinlediler.
- The pupils listened eagerly during his speech.
Oraya gitmeye çok hevesli.
- He is very eager to go there.
Mavi gömleği denemek için hevesliydi.
- He was eager to try on the blue shirt.
Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to visit Boston.
Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to go to Boston.