Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
O, Avustralya'da yaşamaya isteklidir.
- She is eager to live in Australia.
Oraya gitmeye çok hevesli.
- He is very eager to go there.
Mavi gömleği denemek için hevesliydi.
- He was eager to try on the blue shirt.
Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to go to Boston.
Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
- I'm eager to visit Boston.