shared, joint; sharing the same with another person or others; by all

listen to the pronunciation of shared, joint; sharing the same with another person or others; by all
English - Turkish

Definition of shared, joint; sharing the same with another person or others; by all in English Turkish dictionary

in common
(deyim) ortak nokta

Sanırım bir sürü ortak noktamız var. - I think we have a lot in common.

Birçok ortak noktaları var. - They have a lot in common.

in common
aleni olarak
in common
ortak

Ondan vazgeçtim. İrlandalı rahip ve Kongolu cadı doktorun ortak neyi var? - I give up. What do an Irish priest and Congolese witch doctor have in common?

Tom ve Mary'nin ortak bir şeyi yok. - Tom and Mary have nothing in common.

in common
müşterek

Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var. - Tom and Mary have something surprising in common.

Buna müştereken sahibiz. - We have that in common.

in common
birlikte
in common
benzer

Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri. - We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.

in common
müştereken

Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var. - Tom and Mary have something surprising in common.

Buna müştereken sahibiz. - We have that in common.

in common
ortaklaşa
English - English
in common
{f} have in common