Definition of share in English Turkish dictionary
- paylaşmak
Şimdilik, bu odayı arkadaşım ile paylaşmak zorundayım.
- For the time being, I must share this room with my friend.
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
- {i} hisse
Marketin %20 lik bir hissesine sahibiz.
- We have a 20% share of the market.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- pay
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Paylaşım
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
- {i} saban demiri
- {f} iştirak etmek
- {f} ortak kullanmak
- istihkak
- hak
O, payını hak ediyor.
- He deserves his share.
Onlar mülkiyet payları hakkında tartışıyor.
- They are arguing about their share of the property.
- (Kanun) ortaklık
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
- (Bilgisayar) paylaştır
- paylaşımda bulunmak
- {f} bölüşmek
- üleş
- taksim etmek
- ortak olmak
- pastadaki pay
- üleşmek
- (Ticaret) katılım payı
- (Ticaret) bölmek
- ortaklaşa kullanmak
- behre
- (Ticaret) iştirak hissesi
- iştirak payı
- nasip
- paylaşma
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
- {i} kâr payı
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
- aksiyon
- hisse senedi
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
- paylaştırmak
- {f} paylaş
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
- bölüştürmek
- hisse/pay
- {i} sermaye payı
- share paylaş
- {f} (bir fikre) katılmak
- {i} katılım
- {f} bölüş
- {i} pay, hisse, parça
- {f} katılmak
- söylemek
- sehim
- hisse almak
- anlatmak
- paylaşın
- payın
- Sharing
- paylaşım
Paylaşımın için teşekkürler.
- Thank you for sharing.
Paylaşımınız için teşekkür ederim.
- Thank you for sharing!
- share as
- (Bilgisayar) paylaştır
- share holder
- (Ticaret) hissedar
- share in
- payı olmak
- share mode
- (Bilgisayar) paylaşım kipi
- share name
- (Bilgisayar) paylaşım adı
- share on
- (Bilgisayar) paylaşım yeri
- share out
- üleştirmek
- share point
- paylaşım noktası
- share premium
- (Ticaret) hisse senedi ihraç primleri
- share tax
- (Ticaret) veraset vergisi
- share the profit
- karı paylaşmak
- share and share a like
- eşit paylarla
- share certificate
- hisse senedi
- share holder
- aksiyoner
- share list
- borsa cetveli
- share market
- hisse senedi piyasası
- share out
- paylaştır
- share out
- pay etmek
- share price
- hisse bedeli
- share tenant
- müşterek kiracı
- share based
- paylaşım mantığı üzerine kurulu
- share based
- paylaşım temelli
- share certificates
- hisse senetleri
- share expenses
- payı giderleri
- share in the costs
- maliyetlerindeki payı
- share information
- bilgi paylaşımı
- share intex
- pay İNTEX
- share of profits
- kâr paylaşımı
- share of voice
- Ses payı
- share of wallet
- (Ekonomi) Cüzdan payı
- share out of
- payı dışarı
- share reverie
- hayalleri paylaşmak
- share room
- İki kişinin paylaştığı çift yataklı oda
- share the bed of
- pay yatak
- share turnover
- hisse devir
- share value
- ortak değer
- share water supplies
- hisse su kaynakları
- share with
- payı ile
- Share and share alike
- eşit bir şekilde paylaşmak
- share credit
- (Ticaret) hisse kredisi
- share credit
- (Ticaret) hisse senedi kredisi
- share data
- veri paylaş
- share files
- (Bilgisayar) dosyaları paylaştır
- share idea
- fikir paylaşmak
- share in
- -de payı olmak
- share in
- katılmak
- share in
- hissesi olmak
- share in
- ortak olmak
- share in
- pay sahibi olmak
- share issue
- (Ticaret) hisse senedi çıkarma
- share issue
- (Ticaret) hisse senedi ihracı
- share ledger
- (Ticaret) pay defteri
- share ledger
- (Ticaret) hisse senedi büyük defteri
- share lock
- (SQL) paylaşım kilidi
- share market
- sermaye piyasası
- share market
- borsa
- share of expense
- (Ticaret) masraf hissesi
- share of ship
- (Askeri) gemi payı
- share of the cake
- (deyim) kardan pay
- share out
- paylaştırmak
- share out
- bölüştürmek
- share out
- paylaşmak
- share out
- bölüşmek
- share out
- taksim etmek
- share premium hisse senedi ile
- (Ticaret) hisse senedi ihraç primi
- share process
- (Bilgisayar) paylaşım işlemi
- share program
- (Bilgisayar) program paylaştır
- share register
- (Ticaret) pay senedi
- share register
- (Ticaret) ortak kayıt defteri
- share sorrow
- acıyı paylaşmak
- share table
- (Ticaret) pay cetveli
- share tasks
- işbölümü yapmak
- share units
- (Ticaret) hisse birimleri
- share video
- (Bilgisayar) video'yu paylaş
- share#out
- paylastır
- main share
- Ana pay, asıl pay, büyük pay
- bonus share
- (Ticaret) kar dağıtımı
- cannot share
- (Bilgisayar) paylaşılamadı
- contribute a small share
- çorbada tuzu bulunmak
- create share
- (Bilgisayar) paylaşım oluştur
- dividend share
- (Ticaret) kazanç payı
- do one's share of a task
- görevini yerine getirmek
- employee share ownership plan
- (Ticaret) personelin ortak olma planı
- experience share
- tecrübe paylaşımı
- extend one's market share
- pazar payını genişletmek
- genuine share
- (Ticaret) orijinal parça piyasa payı
- get a share of the pie
- sebeplenmek
- golden share
- (Ticaret) altın hisse
- incremental share
- (Ticaret) ek hisse
- issue share
- hisse senedi çıkarmak
- issue share
- hisse çıkarmak
- mind share
- akıl payı
- minority share
- (Ticaret) azınlık hisseleri
- network share
- (Bilgisayar) ağ paylaşımı
- ordinary share
- (Kanun) adi ortaklık
- own share
- hisseye sahip olmak
- own share
- hissesi olmak
- own share
- hisse sahibi olmak
- pledge of share
- (Ticaret) hisse rehni
- plough share
- (Tarım) saban demiri
- preference share
- (Ticaret) öncelikli hisse senedi
- profit share
- (Ticaret) kar payı
- quota share
- (Sigorta) kotpar
- receive a share
- pay almak
- receive one's share
- payını almak
- receive one's share
- payına düşeni almak
- remove share
- (Bilgisayar) paylaşımı kaldır
- root share
- (Bilgisayar) kök paylaşımı
- share capital
- (Ticaret) sermaye
- share capital
- (Ticaret) hisse senedi sermayesi
- shared
- müşterek
- shared
- paylaştırılmış
- shared
- paylaşılan
Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
- There are no common properties shared by all games.
Paylaşılan bir dil vardır.
- There is a shared language.
- shared
- müştereken
- shared
- birlikte
Fadıl, Dania'dan büyükannesi ile paylaştığı evde birlikte yaşamasını istedi.
- Fadil asked Dania to live with him in the house he shared with his grandmother.
- shares
- (Ticaret) hisse senetleri
- sharing
- paylaşımlı
- sharing
- (Ticaret) bölme
- sharing
- paylaşımcı
- sharing
- (Ticaret) katılım
- sharing
- ebedi
- trust share
- (Bilgisayar) paylaşıma güven
- bearer share
- hamiline hisse
- bearer share
- hamiline hisse senedi
- bonus share
- kâr dağıtımı
- distributive share
- miras payı
- export share
- ihracat payı
- founder's share
- kurucu hisse senedi
- free share
- serbest hisse
- have a share in
- payı olmak
- investment share
- katılma belgesi
- lion's share
- aslan payı
- market share
- piyasa payı
- no-par share
- bedelsiz hisse senedi
- ordinary share
- adi hisse senedi
- plough share
- saban kulağı
- priority share
- öncelikli hisse
- shared
- {f} paylaş
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Ben odamı sysko ile paylaştım.
- I shared my room with sysko.
- sharing
- {i} paylaşma
Masanı paylaşmamın sakıncası var mı?
- Would you mind sharing your table?
Odayı onuna paylaşmanın benim için sakıncası yok.
- I don't mind sharing the room with him.
- sharing
- {f} paylaş
Biz işini paylaşıyoruz.
- We're sharing your work.
Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?
- What happened to the girl you were sharing the bedroom with?
- the lion's share
- aslan payı
- time-share holiday
- devre mülk
- a share
- pay
- company with share capital
- sermaye şirketleri
- founders' share
- kurucu hisse senedi
- job share
- iş payı
- percentage share
- yüzdelik dilim
- plough share
- pulluk payı
- shared
- {f} bölüş
- shared
- paylaşılmış
Görüşme videoya kaydedilip tüm internette paylaşılmıştı.
- The interview was recorded on video and shared all over the Internet.
- sharer
- Paylaşan kimse, payı olan, hissedar
- sharing
- paylaşarak
- share price
- (Ticaret) hisse senedi fiyatı
- shared
- {f} bölüş: adj.ortak
- shared
- {f} paylaş: adj.paylaşılmış
- shared
- paylaşımlı
- sharer
- paylaşan kimse
- shares
- esham
- sharing
- {i} iştirak
- sharing
- (isim) iştirak