Definition of share in English Turkish dictionary
- paylaşmak
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Şimdilik, bu odayı arkadaşım ile paylaşmak zorundayım.
- For the time being, I must share this room with my friend.
- {i} hisse
O, hisselerini çok iyi bir karla sattı.
- He sold his shares with a very good profit.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- pay
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- Paylaşım
Bu şehrin kamusal bisiklet paylaşım programı vardır.
- This city has a public bike share program.
- {i} saban demiri
- {f} iştirak etmek
- {f} ortak kullanmak
- istihkak
- hak
Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı.
- Tom and Mary shared stories about their life in Boston.
Yolculuğum hakkında bir şey paylaşmak için doğal olarak şimdi herkesin beni beklediğini biliyorum.
- I know that now, naturally, all are waiting for me to share something about my voyage.
- (Kanun) ortaklık
Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.
- Our problems must be dealt with through partnership; progress must be shared.
- (Bilgisayar) paylaştır
- paylaşımda bulunmak
- {f} bölüşmek
- üleş
- taksim etmek
- ortak olmak
- pastadaki pay
- üleşmek
- (Ticaret) katılım payı
- (Ticaret) bölmek
- ortaklaşa kullanmak
- behre
- (Ticaret) iştirak hissesi
- iştirak payı
- nasip
- paylaşma
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
- You have to share the cake equally.
Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
- Germany shares a border with France.
- {i} kâr payı
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Tom'un kar payı vardı.
- Tom had a share in the profits.
- aksiyon
- hisse senedi
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
- paylaştırmak
- {f} paylaş
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
- bölüştürmek
- hisse/pay
- {i} sermaye payı
- share paylaş
- {f} (bir fikre) katılmak
- {i} katılım
- {f} bölüş
- {i} pay, hisse, parça
- {f} katılmak
- söylemek
- sehim
- hisse almak
- anlatmak
- paylaşın
- payın
- Sharing
- paylaşım
Paylaşımınız için teşekkür ederim.
- Thank you for sharing!
Paylaşımın için teşekkürler.
- Thank you for sharing.
- share as
- (Bilgisayar) paylaştır
- share holder
- (Ticaret) hissedar
- share in
- payı olmak
- share mode
- (Bilgisayar) paylaşım kipi
- share name
- (Bilgisayar) paylaşım adı
- share on
- (Bilgisayar) paylaşım yeri
- share out
- üleştirmek
- share point
- paylaşım noktası
- share premium
- (Ticaret) hisse senedi ihraç primleri
- share tax
- (Ticaret) veraset vergisi
- share the profit
- karı paylaşmak
- share and share a like
- eşit paylarla
- share certificate
- hisse senedi
- share holder
- aksiyoner
- share list
- borsa cetveli
- share market
- hisse senedi piyasası
- share out
- paylaştır
- share out
- pay etmek
- share price
- hisse bedeli
- share tenant
- müşterek kiracı
- share based
- paylaşım mantığı üzerine kurulu
- share based
- paylaşım temelli
- share certificates
- hisse senetleri
- share expenses
- payı giderleri
- share in the costs
- maliyetlerindeki payı
- share information
- bilgi paylaşımı
- share intex
- pay İNTEX
- share of profits
- kâr paylaşımı
- share of voice
- Ses payı
- share of wallet
- (Ekonomi) Cüzdan payı
- share out of
- payı dışarı
- share reverie
- hayalleri paylaşmak
- share room
- İki kişinin paylaştığı çift yataklı oda
- share the bed of
- pay yatak
- share turnover
- hisse devir
- share value
- ortak değer
- share water supplies
- hisse su kaynakları
- share with
- payı ile
- Share and share alike
- eşit bir şekilde paylaşmak
- share credit
- (Ticaret) hisse kredisi
- share credit
- (Ticaret) hisse senedi kredisi
- share data
- veri paylaş
- share files
- (Bilgisayar) dosyaları paylaştır
- share idea
- fikir paylaşmak
- share in
- -de payı olmak
- share in
- katılmak
- share in
- hissesi olmak
- share in
- ortak olmak
- share in
- pay sahibi olmak
- share issue
- (Ticaret) hisse senedi çıkarma
- share issue
- (Ticaret) hisse senedi ihracı
- share ledger
- (Ticaret) pay defteri
- share ledger
- (Ticaret) hisse senedi büyük defteri
- share lock
- (SQL) paylaşım kilidi
- share market
- sermaye piyasası
- share market
- borsa
- share of expense
- (Ticaret) masraf hissesi
- share of ship
- (Askeri) gemi payı
- share of the cake
- (deyim) kardan pay
- share out
- paylaştırmak
- share out
- bölüştürmek
- share out
- paylaşmak
- share out
- bölüşmek
- share out
- taksim etmek
- share premium hisse senedi ile
- (Ticaret) hisse senedi ihraç primi
- share process
- (Bilgisayar) paylaşım işlemi
- share program
- (Bilgisayar) program paylaştır
- share register
- (Ticaret) pay senedi
- share register
- (Ticaret) ortak kayıt defteri
- share sorrow
- acıyı paylaşmak
- share table
- (Ticaret) pay cetveli
- share tasks
- işbölümü yapmak
- share units
- (Ticaret) hisse birimleri
- share video
- (Bilgisayar) video'yu paylaş
- share#out
- paylastır
- main share
- Ana pay, asıl pay, büyük pay
- bonus share
- (Ticaret) kar dağıtımı
- cannot share
- (Bilgisayar) paylaşılamadı
- contribute a small share
- çorbada tuzu bulunmak
- create share
- (Bilgisayar) paylaşım oluştur
- dividend share
- (Ticaret) kazanç payı
- do one's share of a task
- görevini yerine getirmek
- employee share ownership plan
- (Ticaret) personelin ortak olma planı
- experience share
- tecrübe paylaşımı
- extend one's market share
- pazar payını genişletmek
- genuine share
- (Ticaret) orijinal parça piyasa payı
- get a share of the pie
- sebeplenmek
- golden share
- (Ticaret) altın hisse
- incremental share
- (Ticaret) ek hisse
- issue share
- hisse senedi çıkarmak
- issue share
- hisse çıkarmak
- mind share
- akıl payı
- minority share
- (Ticaret) azınlık hisseleri
- network share
- (Bilgisayar) ağ paylaşımı
- ordinary share
- (Kanun) adi ortaklık
- own share
- hisseye sahip olmak
- own share
- hissesi olmak
- own share
- hisse sahibi olmak
- pledge of share
- (Ticaret) hisse rehni
- plough share
- (Tarım) saban demiri
- preference share
- (Ticaret) öncelikli hisse senedi
- profit share
- (Ticaret) kar payı
- quota share
- (Sigorta) kotpar
- receive a share
- pay almak
- receive one's share
- payını almak
- receive one's share
- payına düşeni almak
- remove share
- (Bilgisayar) paylaşımı kaldır
- root share
- (Bilgisayar) kök paylaşımı
- share capital
- (Ticaret) sermaye
- share capital
- (Ticaret) hisse senedi sermayesi
- shared
- müşterek
- shared
- paylaştırılmış
- shared
- paylaşılan
Paylaşılan bir dil vardır.
- There is a shared language.
Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
- There are no common properties shared by all games.
- shared
- müştereken
- shared
- birlikte
Fadıl, Dania'dan büyükannesi ile paylaştığı evde birlikte yaşamasını istedi.
- Fadil asked Dania to live with him in the house he shared with his grandmother.
- shares
- (Ticaret) hisse senetleri
- sharing
- paylaşımlı
- sharing
- (Ticaret) bölme
- sharing
- paylaşımcı
- sharing
- (Ticaret) katılım
- sharing
- ebedi
- trust share
- (Bilgisayar) paylaşıma güven
- bearer share
- hamiline hisse
- bearer share
- hamiline hisse senedi
- bonus share
- kâr dağıtımı
- distributive share
- miras payı
- export share
- ihracat payı
- founder's share
- kurucu hisse senedi
- free share
- serbest hisse
- have a share in
- payı olmak
- investment share
- katılma belgesi
- lion's share
- aslan payı
- market share
- piyasa payı
- no-par share
- bedelsiz hisse senedi
- ordinary share
- adi hisse senedi
- plough share
- saban kulağı
- priority share
- öncelikli hisse
- shared
- {f} paylaş
Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.
- The children shared a pizza after school.
Tom, Mary ve John Partinin maliyetini paylaştılar.
- Tom, Mary and John shared the cost of the party.
- sharing
- {i} paylaşma
Herkes kendisi için paylaşmanın mutluluğunu araştırmalı.
- Everyone should discover for themselves the happiness of sharing.
Tom'la bir odayı paylaşmayı umursamıyorum.
- I don't mind sharing a room with Tom.
- sharing
- {f} paylaş
Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.
- I'm sharing my flat with my brother.
Biz işini paylaşıyoruz.
- We're sharing your work.
- the lion's share
- aslan payı
- time-share holiday
- devre mülk
- a share
- pay
- company with share capital
- sermaye şirketleri
- founders' share
- kurucu hisse senedi
- job share
- iş payı
- percentage share
- yüzdelik dilim
- plough share
- pulluk payı
- shared
- {f} bölüş
- shared
- paylaşılmış
Görüşme videoya kaydedilip tüm internette paylaşılmıştı.
- The interview was recorded on video and shared all over the Internet.
- sharer
- Paylaşan kimse, payı olan, hissedar
- sharing
- paylaşarak
- share price
- (Ticaret) hisse senedi fiyatı
- shared
- {f} bölüş: adj.ortak
- shared
- {f} paylaş: adj.paylaşılmış
- shared
- paylaşımlı
- sharer
- paylaşan kimse
- shares
- esham
- sharing
- {i} iştirak
- sharing
- (isim) iştirak