Tom'un evi piramite benzer biçimlidir.
- Tom's house is shaped like a pyramid.
Kolu bir ördeğin kafası gibi şekillendirilmiş.
- The handle is shaped like a duck's head.
Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
- Our political system was shaped by feudal traditions.
Bir kafatası şeklinde bir asteroid, Cadılar Bayramı'nda Dünya'nın yanından geçip gitti.
- A skull shaped asteroid flew by the Earth on Halloween.
Sizinkinin şeklinde bir ceket istiyorum.
- I want a jacket shaped like yours.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet him at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.
Bir kutunun biçimi genellikle karedir.
- The shape of a box is usually square.
Bulut, ayı biçimindeydi.
- The cloud was in the shape of a bear.
Bu mağaza sadece geri dönüştürülmüş kâğıt kullanır.
- This shop uses only recycled paper.
Yakınlarda bir çiçek mağazası var.
- There is a flower shop near by.
Modern köprüler şekil olarak benzer.
- Modern bridges are similar in shape.
Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
- It is said that cats can change shape.
Şu an formda değilim.
- I'm not in good shape now.
Formda kalmak için ne yaparsın.
- What do you do to stay in shape?
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Alışveriş etmek için şehir merkezine gidiyoruz.
- We're going downtown to go shopping.
Yerel mağazalar turistlerle iyi iş yapar.
- Local shops do good business with tourists.
Annem işten eve gelirken günlük alışverişini yapar.
- My mother does her usual shopping on her way home from work.
Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.
- Music gives sound to fury, shape to joy.
Onun iş ilişkileri iyi durumda.
- His business affairs are in good shape.
Tom bugünlerde kötü durumda.
- Tom is in bad shape these days.
Tamirhaneye gidiyorum.
- I'm going to the repair shop.
Sami'nin bir araba tamirhanesi var.
- Sami owns an auto body shop.
Tamir atölyesine gidiyorum.
- I'm going to the repair shop.
Mary yıldız şeklinde kurabiye kesici kullanarak biraz yıldız biçimli zencefilli kurabiye yaptı.
- Mary made some star-shaped gingerbread cookies using a star-shaped cookie cutter.
The soil contained nodule-shaped minarels that have been identified as berthierine.
Bu kurabiyeler yıldız şeklinde.
- These cookies are star-shaped.
Mary yıldız şeklinde kurabiye kesici kullanarak biraz yıldız biçimli zencefilli kurabiye yaptı.
- Mary made some star-shaped gingerbread cookies using a star-shaped cookie cutter.
Gecenin ortasında uyandım ve yatağımda garip, korkunç bir hayalet gördüm.
- I woke up in the middle of the night and saw a strange, scary shape on my bed.
Sosyal normlar, davranışımızı şekillendirir.
- Social norms shape our behavior.
Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
- These books have defined and shaped our culture.
The shaped sides of the wardrobe give it a more attractive appearance.
The L-Shaped Room, novel (and later film) by Lynne Reid Banks.
After the ice melts away, the valley appears U-shaped.
In western Nevada at the southern end of Lake Winnemucca a rod-shaped atlatl with weight and engaging hook still attached was discovered around 1961.
The rod-shaped E. coli phages share a common host range with the RNA-containing E. coli phages, a coincidence which probably unites unrelated viruses.
The professor never pretended to the academic prerogative of forcing his students into his own channels of reasoning; he entered into and helped shape the discussion but above all he made his men learn to think for themselves and rely upon their own intellectual judgments.
The used bookshop wouldn't offer much due to the poor shape of the book.
He cut a square shape out of the cake.
We exercise to keep in good physical shape.
... shaped the rest of their lives. But the students who are most successful, the students that ...
... this convergence of cultures has shaped the city and contributed to its ...