Yenisiyle karşılaştırıldığında benim arabam külüstür gözüküyor.
- My car looks shabby in comparison with his new one.
Eski püskü bazı şeylerle karıştırdı.
- He is mixed up with something shabby.
Tom'un giysileri eskimişti.
- Tom's clothes were shabby.
Eski püskü bazı şeylerle karıştırdı.
- He is mixed up with something shabby.
Sonunda, biz, o eski püskü lokantada yemek yemeyi sona erdirdik.
- In the end, we ended up eating at that shabby restaurant.
They lived in a tiny apartment, with some old, shabby furniture.
shabby treatment.
The fellow arrived looking rather shabby after journeying so far.