seyahatte

listen to the pronunciation of seyahatte
Turkish - English
on the road
traveling, touring; on the street
travelling about; "they took the show on the road"; "they lost all their games on the road
travelling about; "they took the show on the road"; "they lost all their games on the road"
seyahat
{i} journey

Gérard de Nerval wrote Journey to the East. - Gerard de Nerval Doğuya Seyahat'i yazdı.

Reading a book can be compared to making a journey. - Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.

seyahat
{i} travel

I'll travel across Europe by bicycle this summer. - Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.

I want to travel with you. - Seninle seyahat etmek istiyorum.

seyahat
trip

Tom loves taking trips. - Tom seyahat etmeyi sever.

He set out on a trip. - O bir seyahata çıktı.

seyahat
{i} voyage

He went on a voyage to America. - O, Amerika'ya seyahate gitti.

seyahat
wayfare
seyahat
(Bilgisayar) cruise
seyahat
passage
seyahat
expedition
seyahat
peregrinate
seyahat
tour
seyahat
trek
seyahat
yolculuk
seyahat
peregrination
Seyahat
travellıng
Seyahat
a trip
seyahat
travelling

Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations. - Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.

Tourists should take care to respect local cultures when they are travelling. - Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.

seyahat
travel on
seyahat
traveling

Traveling abroad is now more popular. - Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.

Traveling abroad is out of the question. - Yurt dışında seyahat söz konusu değil.

seyahat
travel, journey, trip, voyage
seyahat
travelling [Brit.]
seyahat
Eyre
Turkish - Turkish

Definition of seyahatte in Turkish Turkish dictionary

seyahat
Gezi
seyahat
Yolculuk: "Her zamanki seyahat hatıralarını anlatmaya başladı."- P. Safa
seyahat
(Osmanlı Dönemi) yolculuk
seyahatte
Favorites