Reading a book can be compared to making a journey.
- Bir kitap okumak bir seyahat ile kıyaslanabilir.
Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.
I am short of money for my trip.
- Seyahatim için yeterli param yok.
She is saving her money with a view to taking a trip around the world.
- Dünya seyahatine çıkmak amacıyla parasını biriktiriyor.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
He likes travelling abroad by air.
- O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
Tourists should take care to respect local cultures when they are travelling.
- Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.
Traveling abroad is out of the question.
- Yurt dışında seyahat söz konusu değil.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.