I want to travel to the moon.
- Ben aya seyahat etmek istiyorum.
Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
I hate travelling by subway.
- Ben metro ile seyahat etmekten nefret ederim.
She was afraid of travelling alone.
- O yalnız seyahat etmekten korkuyordu.
It's very unlikely that Tom will ever want to travel alone.
- Tom'un tek başına seyahat etmek istemesi çok zayıf bir olasılıktır.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
Traveling abroad is one of my favorite things.
- Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir.
I want to travel with you.
- Seninle seyahat etmek istiyorum.
I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
She likes traveling best of all.
- O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
He's accustomed to traveling.
- O, seyahat etmeye alışkındır.
He traveled through the Tohoku district this summer.
- O, bu yaz Tohoku bölgesinde seyahat etti.
My father traveled all over the world by air.
- Babam hava yoluyla dünyanın her yerine seyahat etti.
We travelled all over the country.
- Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.
Tom and Mary travelled together around the world for three years.
- Tom ve Mary üç yıldır birlikte dünya çapında seyahat ettiler.
She went travelling with her friend.
- O, arkadaşıyla seyahat etmeye gitti.
I really like travelling.
- Seyahat etmeyi gerçekten severim.
I have to commute all the way from a distant suburb.
- Ben uzak bir banliyöden bütün yolu seyahat etmek zorundayım.