I spent more than three-quarters of my summer vacations traveling.
- Yaz tatillerimin dörtte üçünden fazlasını seyahat ederek geçirdim.
I want to spend some time traveling.
- Seyahat ederek biraz vakit geçirmek istiyorum.
If I were rich, I'd pass my time in travelling.
- Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm.
I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
Would you like to travel abroad?
- Yurt dışına seyahat etmek ister misiniz?
He's accustomed to traveling.
- O, seyahat etmeye alışkındır.
She likes traveling best of all.
- O en çok seyahat etmekten hoşlanır.
Roger traveled from town to town in the west.
- Roger batıda şehirden şehire seyahat etti.
Tom and Mary traveled around Japan.
- Tom ve Mary Japonya etrafında seyahat etti.
Tom and Mary travelled together around the world for three years.
- Tom ve Mary üç yıldır birlikte dünya çapında seyahat ettiler.
Have you ever travelled alone?
- Hiç yalnız seyahat ettin mi?
I really like travelling.
- Seyahat etmeyi gerçekten severim.
She went travelling with her friend.
- O, arkadaşıyla seyahat etmeye gitti.
I have to commute all the way from a distant suburb.
- Ben uzak bir banliyöden bütün yolu seyahat etmek zorundayım.