Yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alıyor.
- The lonely patient derives pleasure from sewing.
Odada dikiş dikmek için yeterli ışık yok.
- There's not enough light in this room for sewing.
Bunu dikmek birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to sew it.
Bu düğmeleri dikmek için bir iğnen var mı?
- Do you have a needle to sew on these buttons?
Annem dikiş işleriyle meşguldü.
- Mom was busy with her sewing.
Gömleğime bir düğme diker misin?
- Would you sew a button on my shirt?
Balls were first made of grass or leaves held together by strings, and later of pieces of animal skin sewn together and stuffed with feathers or hay.