sevilme

listen to the pronunciation of sevilme
Turkish - English
being loved
being liked
favor
favour [Brit.]
popularity
{i} favour
sev
{f} love

I'm sorry, I love you. - Üzgünüm, seni seviyorum.

I have a friend who loves me. - Beni seven bir arkadaşım var.

sev
{f} loved

If you want to be loved, love! - Eğer sevilmek istiyorsan, sev!

Ken's father loved Ken all the more because he was his only son. - Baba Ken'i haydi haydi severdi,çünkü onun tek oğluydu.

sevilmek
liked

He is liked by Ellen. - O, Ellen tarafından sevilmektedir.

Tom just wants to be liked. - Tom sadece sevilmek istiyor.

sevilmek
loved

To love and to be loved is the greatest happiness. - Sevmek ve sevilmek en büyük mutluluk.

There is more pleasure in loving than in being loved. - Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.

sevilmek
catch on
sevilmek
caressed
sevilmek
be liked

Tom just wants to be liked. - Tom sadece sevilmek istiyor.

Tom wants to be liked. - Tom sevilmek istiyor.

sevilmek
be caressed
sevilmek
be loved

It is the greatest happiness in life to love and to be loved. - Hayattaki en büyük mutluluk sevmek ve sevilmek.

If you want to be loved, love! - Eğer sevilmek istiyorsan, sev!

sev
{f} loving

There is more pleasure in loving than in being loved. - Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.

It is pleasant to watch a loving old couple. - Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.

sev
relish
sevilmek
to be loved; to be liked
sevilmek
to be caressed, be fondled
Turkish - Turkish
Sevilmek durumu
sevilmek
Sevgi duyulmak, sevgi beslenilmek, beğenilmek
sevilmek
Sevgi duyulmak, sevgi beslenilmek, beğenilmek: "Pek sevilecek, beğenilecek yanı da yoktu zavallının."- Y. N. Nayır
sevilme
Favorites