Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
- Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
Sıcaklık birkaç derece düştü.
- The temperature fell several degrees.
Kelimenin değişik anlamları vardır.
- The word has several meanings.
Şehir hayatının farklı avantajları var.
- There are several advantages to city life.
Kanser farklı organlara yayıldı.
- The cancer had spread to several organs.
Son fırtınada bir takım evler hasar gördü.
- Several houses were damaged in the last storm.
Bir takım hataların birleşimi kazaya neden oldu.
- A combination of several mistakes led to the accident.
Dün birkaç çocuk okuldan erken ayrılmak zorunda kaldı.
- Several boys had to leave school early yesterday.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
- Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
- In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
Kavga, birçok tutuklamalarla sonuçlandı.
- The fight resulted in several arrests.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Çok uluslu ticaret şirketleri çok sayıda ürünün fiyatını düşürdü.
- The multinational corporation lowered the price of several products.
Onlar ayrı ayrı ödediler.
- They paid separately.
Tom ve Mary ayrı ayrı geldi.
- Tom and Mary arrived separately.
Bunu ayrı olarak sarar mısınız, lütfen?
- Could you wrap this separately, please?
Koltuk minderi ayrı olarak satılır.
- Seat cushions are sold separately.
Dostluğumuzu kestikten sonra onun numarasını ayırdım.
- I removed her number after severing our friendship.
Birkaç gündür kendinde değildi.
- He was unconscious for several days.
Ben de aynı şeyi birkaç kez kendim yaptım.
- I've also done the same thing several times myself.
Bando çeşitli marşlar çaldı.
- The band played several marches.
Hastalık çeşitli şekillerde yayıldı.
- The disease spread in several ways.
Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
- In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
Kelimeyi onun için birkaç kez tekrar ettim.
- I repeated the word several times for her.
O, bu öğüdü toplantı boyunca birkaç defa daha tekrarladı.
- He reiterated this advice several more times during the meeting.
Several people were present when the event took place.
My grandfather is fond of taking a walk early in the morning.
- Büyükbabam sabah erkenden yürüyüş yapmayı sever.
I am fond of reading.
- Ben okumayı çok severim.
I have been a lover of sports since I was young.
- Gençliğimden beri bir spor sever oldum.
I used to be a cat lover.
- Ben bir kedi severdim.