Büyük bir yerleşimin alıcısıydım.
- I was the recipient of a large settlement.
Tom yerleşimden tam olarak mutlu değildi.
- Tom wasn't completely happy with the settlement.
Sami en yakın yerleşim yerine 600 yüz millik bir yolculuğa başladı.
- Sami began a 600 hundred miles journey to the nearest settlement.
İki ülke kriz için bir anlaşma görüşecekler.
- The two countries will negotiate a settlement to the crisis.
İki ülke bu ihtilaf üzerine politik bir anlaşmaya vardı.
- The two countries came to a political settlement over this dispute.
... some of these Sumerian settlements can truly be called our first cities. ...
... Settlements have grown into cities. ...