set the precedence of the most recently defined word

listen to the pronunciation of set the precedence of the most recently defined word
English - Turkish

Definition of set the precedence of the most recently defined word in English Turkish dictionary

immediate
acil

İnsanlar Küba'nın acil işgali için çağrıda bulundu. - People called for an immediate invasion of Cuba.

McKinley Küba'da acil bir ateşkes istedi. - McKinley demanded an immediate ceasefire in Cuba.

immediate
{s} hemen

Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı. - Search and rescue operations began immediately.

Ben hemen bir doktor görmeliyim. - I need to see a doctor immediately.

immediate
derhal olan
immediate
en yakın

Tom Mary'nin en yakın amiridir. - Tom is Mary's immediate supervisor.

Bu adam benim en yakın amirimdir. - This man is my immediate superior.

immediate
şimdiki

Şimdiki patronumu memnun etmek zordur. - My immediate boss is tough to please.

immediate
hazır

Ayrıntılar hemen hazır değildi. - Details weren't immediately available.

Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti. - Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.

immediate
çabuk
immediate
acele

Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık. - We ate a hasty meal and left immediately.

immediate
doğrudan dogruya
immediate
{s} dolaysız
immediate
{s} doğrudan
immediate
{s} en yakın olan
immediate
yakın/acil
immediate
(sıfat) yakın, hemen, derhal, acil, şu an ki, doğrudan, dolaysız, en yakın olan
immediate
{s} yakın

Sen yakın tehlike içinde misin? - Are you in immediate danger?

Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir. - The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.

immediate
(Askeri) BİR ÜST (KOMUTANLIK, MAKAM İÇİN)
immediate
{s} derhal

Yangın derhal söndürüldü. - The fire was put out immediately.

Yaşlı adama bir araba çarptı ve derhal hastaneye götürüldü. - The old man was hit by a car and was immediately taken to the hospital.

immediate
immediacy : yakınlık
English - English
immediate
set the precedence of the most recently defined word

    Hyphenation

    SET the pre·ce·dence of the most re·cent·ly de·fined word

    Turkish pronunciation

    set dhi presıdıns ıv dhi mōs risınli dîfaynd wırd

    Pronunciation

    /ˈset ᴛʜē ˈpresədəns əv ᴛʜē ˈmōs ˈrēsənlē dəˈfīnd ˈwərd/ /ˈsɛt ðiː ˈprɛsədəns əv ðiː ˈmoʊs ˈriːsənliː dɪˈfaɪnd ˈwɜrd/
Favorites