She came in quietly so she wouldn't wake up the baby.
- O, bebeği uyandırmamak için sessizce içeriye geldi.
He came in quietly in order not to wake the family.
- O, aileyi uyandırmamak için sessizce geldi.
Speak quietly lest she should hear us.
- O bizi duymasın diye sessizce konuşun.
Please shut the door quietly.
- Lütfen kapıyı sessizce kapat.
Tom walked silently through the forest.
- Tom ormanın içinde sessizce yürüdü.
She stood silently, her head tilted slightly to one side.
- Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
Tom and his uncle walked together in silence.
- Tom ve amcası sessizce birlikte yürüdü.
Except for Tom, the family was all watching TV in silence.
- Tom hariç, bütün aile sessizce TV izliyordu.
The rain fell soundlessly upon the jungle.
- Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.
Much to my surprise, the door opened noiselessly.
- Benim için sürpriz oldu, kapı sessizce açıldı.
I went up to my bedroom on tiptoe.
- Sessizce yatak odama gittim.
Tom slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
- Tom sessizce elbiselerini giydi ve ayak uçlarına basarak odadan çıktı.
I went up to my bedroom on tiptoe.
- Sessizce yatak odama gittim.