She came in quietly so she wouldn't wake up the baby.
- O, bebeği uyandırmamak için sessizce içeriye geldi.
He came in quietly in order not to wake the family.
- O, aileyi uyandırmamak için sessizce geldi.
Tom slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
- Tom sessizce elbiselerini giydi ve ayak uçlarına basarak odadan çıktı.
Tom and Mary were talking quietly in the kitchen a few minutes ago.
- Tom ve Mary birkaç dakika önce mutfakta sessizce konuşuyorlardı.
Tom sat silently for 30 minutes.
- Tom, 30 dakika boyunca sessizce oturdu.
She stood silently, her head tilted slightly to one side.
- Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
Tom sat in silence for 30 minutes.
- Tom, 30 dakika sessizce oturdu.
He neither spoke nor wept, but went out in silence.
- O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.
The rain fell soundlessly upon the jungle.
- Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.
Much to my surprise, the door opened noiselessly.
- Benim için sürpriz oldu, kapı sessizce açıldı.
I went up to my bedroom on tiptoe.
- Sessizce yatak odama gittim.
Tom slipped quietly into his clothes and tiptoed out of the room.
- Tom sessizce elbiselerini giydi ve ayak uçlarına basarak odadan çıktı.
I went up to my bedroom on tiptoe.
- Sessizce yatak odama gittim.
Please close the door quietly.
- Lütfen kapıyı sessizce kapat.
Tom and Mary were talking quietly in the kitchen a few minutes ago.
- Tom ve Mary birkaç dakika önce mutfakta sessizce konuşuyorlardı.