Definition of sesli in Turkish English dictionary
- voiced
- vocal
A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
- Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
- soundly
The baby seems to be sleeping soundly.
- Bebek sesli uyuyor gibi görünüyor.
- out load
- loud
Tom is loud, isn't he?
- Tom yüksek sesli, değil mi?
Tom made sure his message was loud.
- Tom onun mesajının sesli olduğundan emindi.
- voiceful
- (Bilgisayar) sound
Tom is in his bedroom, sound asleep.
- Tom yatak odasında, sesli uyuyor.
The baby seems to be sleeping soundly.
- Bebek sesli uyuyor gibi görünüyor.
- vowel
My wardrobe has four doors and two mirrors. It was manufactured by a Swedish company, whose name contains three vowels and a consonant.
- Gardrobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.
I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.
- acoustic
- vocalic
- noisy
- ling. vowel
- forte
- (someone) who has (a certain kind of) voice
- sounding
- out loud
Tom read the poem out loud.
- Tom şiiri sesli okudu.
- voweled
- audible
- sonant
- voiced; vocalic; (film) talking; vowel
- vociferous
- sonorous
- phonic
- soniferous
- sesli harf
- vowel
I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.
My wardrobe has four doors and two mirrors. It was manufactured by a Swedish company, whose name contains three vowels and a consonant.
- Gardrobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.
- ses
- (İnşaat) sound
The ear canal sends sound waves to the eardrum.
- Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.
You can make sounds by combining letters in Modern Greek. For example you can use μπ to make the sound b, ντ to make the sound d, γκ to make the sound g and τζ to make the sound dj.
- Modern Yunanca'da harfleri birleştirerek sesler oluşturabilirsiniz. Örneğin b sesi için μπ'yi, d sesi için ντ'yi, g sesi için γκ'yi ve c sesi için ise τζ'yi kullanabilirsiniz.
- ses
- {i} voice
She spoke with a soft voice.
- O, yumuşak bir sesle konuştu.
She began to cry in a loud voice.
- O, gür bir sesle ağlamaya başladı.
- ses
- noise
She called down from upstairs to ask what the noise was about.
- O, gürültünün ne hakkında olduğunu sormak için üst kattan seslendi.
Who can translate the difference between noise and sound?
- Gürültü ve ses arasındaki farkı kim çevirebilir?
- ses
- {i} vocal
Tom and Mary sang background vocals.
- Tom ve Mary arka vokalleri seslendirdi.
A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
- Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
- sesli iletişim
- voice communication
- sesli söylemek
- speak up
- sesli (film)
- talking
- sesli alarm
- audible alarm
- sesli arama
- voice call
- sesli duruma getirmek
- vocalize
- sesli düşünme
- think aloud
- sesli film
- talking
- sesli ikaz
- buzzer
- sesli ikaz
- aural warning
- sesli ikaz cihazı
- buzzer
- sesli kitap
- audio book
- sesli mesaj
- (Telekom) voicemail
- sesli okuma
- oral reading
- sesli okumak
- read aloud
- sesli okumak
- read-out
- sesli sözlük
- SesliSözlük is a multilingual online dictionary . Besides English and Turkish; Ottoman, German, Italian, French, Greek and Spanish translation of words between languages can be found in the dictionary. In total SesliSözlük dictionary offers translations in 20 languages. It's Translation section has been preferred translation service in Turkey. SesliSözlük has been first choice of Translators , academics , students and businesses. Established in 1999 SesliSözlük became online in year 2000. Besides the definition of the word, Turkish pronunciation of the words, synonyms and antonyms, etymological definitions are also included. Translations are paired with sample sentences. You can use SesliSözlük on your favorite browser, iOS (iPhone,iPad) and Android and Windows-Phone devices.With iOS app, you can sync your search history and favorites between your devices and browser
- sesli uyarı
- (Bilgisayar) audio warning
- sesli uyarı
- (Bilgisayar) beep
- sesli uyarıcı
- buzzer
- sesli yanıt sistemi
- text-to-speech
- sesli yanıt sistemi
- (Telekom) interactive voice response
- sesli duyuru
- voice announcements
- sesli harfler
- vowels
- sesli konuşmak
- speak out
- sesli alarm ünitesi
- audible alarm unit
- sesli alıcı
- sound camera
- sesli açıklama
- (Bilgisayar) voice comment
- sesli cihazlar
- audio apparatus
- sesli diyalog
- audible dialogue
- sesli donanım
- sound equipment
- sesli düşünmek
- think out loud
- sesli emir ve komuta devresi kontrol birimi
- (Askeri) voice orderwire control unit
- sesli film
- sound film
- sesli film
- talking picture
- sesli film
- talkie
- sesli film
- sound on film
- sesli film/sinema
- sound motion picture, talkie
- sesli filmler
- sound motion pictures
- sesli gösterici
- sound projector
- sesli gösterim
- sound projection
- sesli harf
- sonant
- sesli harf
- vocal
- sesli harf ile ilgili
- vocalic
- sesli harf sistemi
- vowel system
- sesli harf sistemi
- vocalism
- sesli harf yerine kullanma
- vocalization
- sesli harf yerine kullanmak
- vocalize
- sesli harf üzerine konan aksan işareti
- acute accent
- sesli harfi çok olan
- vocalic
- sesli harfin üzerine koyulan iki nokta işareti
- diaeresis
- sesli harfler arasında
- intervocalically
- sesli iskandil
- echo-sounder
- sesli ivmelendirme
- (Bilgisayar) phonetic accel
- sesli işareti
- vowel point
- sesli işaretleri koymak
- vowelize
- sesli kamera
- sound camera
- sesli konuşmak
- talk up
- sesli nefes almak
- snuffle
- sesli nefes alırcasına
- breathily
- sesli okumak
- to read aloud
- sesli okumak
- to read (something) aloud
- sesli olarak
- out
- sesli olarak
- vocally
- sesli projeksiyon
- sound projection
- sesli projeksiyon filmi
- (Askeri) sound film strip
- sesli propaganda
- (Askeri) audio propaganda
- sesli radyofar
- (Havacılık) aural radio range
- sesli sinema
- sound cinematography
- sesli tezahürat yapmak
- (Dilbilim) cheer for
- sesli uyarı cihazları
- (Otomotiv) warning buzzers
- sesli uyarı sinyali
- (Bilgisayar) warning beep
- sesli uyarı sistemi
- audio alarm system
- sesli yanıt birimi
- (Otomotiv) audio response unit
- sesli yapmak
- vowelize
- sesli yemek
- munch
- sesli çagrı ata
- (Bilgisayar) assign voice call
- sesli çaldırmak
- clang
- sesli çalmak
- clang
- ses
- audio
How many audiobooks do you have on your iPod?
- Senin iPodunda kaç tane seslikitabın var?
Do you often listen to audiobooks?
- Sık sık sesli kitaplar dinler misin?
- kısık sesli
- hoarse
- ses
- (Dilbilim) phone
- ses
- (Bilgisayar) vol
- ses
- tone
At the tone, please record your message.
- Sinyal sesinde, lütfen mesajınızı kaydedin.
The piano has a good tone.
- Piyanonun iyi bir sesi var.
- ses
- (Muzik) strain
- ses
- patter
- ses
- sonic
- ses
- (Bilgisayar) sounds
- ses
- phonetic
- ses
- beat
The musician beat his drums loudly.
- Müzisyen davulunu yüksek sesle çaldı.
John was beating the drums loudly.
- John yüksek sesle davulları çalıyordu.
- ses
- whoosh
- ses
- {i} shout
They shouted as loudly as they could.
- Ellerinden geldiği kadar yüksek sesle bağırdılar.
They were all hoarse from shouting.
- Bağırmaktan sesleri kısıldı.
- boğuk sesli
- gruff
- ses
- rattle
- ses
- (Otomotiv) vibration and harshness
- ses
- utterance
- yedi sesli müzik parçası
- (Muzik) septet
- yüksek sesli
- loud-voiced
- yüksek sesli
- loud
When Fred hears loud music, he gets annoyed.
- Fred yüksek sesli müzik duyduğunda, rahatsız olur.
Tom can't stand loud music.
- Tom yüksek sesli müziğe katlanamaz.
- ses
- {i} call
Someone was calling my name.
- Biri benim adımı sesleniyordu.
I heard someone calling my name.
- Birinin adımı seslendiğini duydum.
- ses
- sonance
- ses
- {i} cry
I could not stop myself from crying aloud.
- Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.
He began to cry loudly.
- O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- ses
- volume
How do I fix the volume?
- Ben sesi nasıl düzeltebilirim?
Can you please reduce the volume of the music?
- Lütfen müziğin sesini azaltır mısın?
- ses
- the sound of
- ses
- to sound
- sesli sözlük
- voice dictionary
- sesliler
- voice of
- alto sesli sanatçı
- alto
- altı sesli parça
- sextette
- altı sesli parça
- sestet
- alçak sesli
- lowpitched
- analog sesli emir ve komuta devresi
- (Askeri) analog voice orderwire
- analog sesli emir ve komuta devresi birimi
- (Askeri) analog voice orderwire unit
- bas sesli
- bass
- bas sesli yaylı çalgı
- contrabass
- bas sesli üflemeli çalgı
- contrabassoon
- bas sesli üflemeli çalgı
- bass horn
- boğuk sesli
- hoarse-voiced, gruff-voiced
- boğuk sesli
- hoarse
- burnunu sesli çekmek
- snuffle
- daha sesli bağırmak
- outcry
- daha sesli çalmak
- play up
- dolgun sesli
- orotund
- dört sesli
- quadraphonic
- dört sesli
- quadrophonic
- dört sesli parça
- quartette
- dört sesli parça
- quartet
- emniyet kemeri sesli ikaz
- (Otomotiv) buzzer for beet warning
- güzel sesli
- tuneful
- güzel sesli ardıçkuşu
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: karatavukgiller,ardıçkuşugiller) [syn.: güzel sesli ardıçkuşu, öter ardıçı] song thrush
- hoş sesli
- euphonious
- iki sesli harfi ayırma
- dieresis
- iki sesli harfin ayrılması
- diaeresis
- iki sesli şarkı
- duo
- kalın sesli
- bass
- kalın sesli kadın sanatçı
- contralto
- kendinden sesli
- (Bilgisayar) self voicing
- koca sesli
- full mouthed
- müziksiz çok sesli ilahi
- motet
- pes sesli
- lowpitched
- ses
- (enstrüman) speech
- ses
- sound; noise
- ses
- phono
- ses
- phonic
- ses
- acoustic
An electric guitar doesn't sound the same as an acoustic one.
- Elektro bir gitar akustik bir gitar gibi ses vermez.
- ses
- vox
- ses
- sono
- ses
- voice; sound; noise
- ses
- audio , sound , voice , tone
- ses
- clatter
- ses
- ping
- ses
- smack
- ses
- lapse
- ses
- {i} key
- ses
- note
There was a scornful note in his voice.
- Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
Music is the silence between the notes.
- Müzik notalar arasındaki sessizliktir.
- ses
- crunch
- soprano sesli sanatçı
- soprano
- tatlı sesli
- soft-spoken
- tatlı sesli kimse
- warbler
- tek sesli
- monophthong
- tek sesli mersiye
- monody
- tek sesli üç harf grubu
- trigraph
- tek sesli şarkı
- monody
- tiz sesli
- treble
- tiz sesli
- squeaky
- tiz sesli erkek sanatçı
- falsetto
- yedi sesli beste
- septet
- yedi sesli beste
- septette
- yumuşak sesli
- soft spoken
- yüksek sesli
- high tone
- çok sesli
- polyphonic
This is a polyphonic composition.
- Bu çok sesli bir beste.
It is a polyphonic composition.
- O çok sesli bir kompozisyon.
- çok sesli şarkı
- glee
- üç sesli hece
- triphthong
- üç sesli parça
- tritone