serving or tending to provoke, excite, or stimulate; exciting

listen to the pronunciation of serving or tending to provoke, excite, or stimulate; exciting
English - Turkish

Definition of serving or tending to provoke, excite, or stimulate; exciting in English Turkish dictionary

provocative
provokatif
provocative
kışkırtıcı

Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor. - Mary is wearing provocative clothing.

Onun kışkırtıcı vücudunu gördükten sonra, ona bağımlı oldu. - After seeing her provocative body, he became obsessed with her.

provocative
provakatif
provocative
tahrik edici

Sami, Leyla'dan kendisine ait tahrik edici resimler çekmesini istedi. - Sami wanted Layla to take provocative pictures of herself.

provocative
kızdırıcı
provocative
kış- kırtarak
provocative
{s} çıkaran
provocative
provocativelytahrik edici şekilde
provocative
çekici
provocative
{s} uyandıran
provocative
tahrik edici kimse veya şey
provocative
provokatör
provocative
tahrikçi
provocative
sinirlendirici
provocative
etkileyici
provocative
(Tıp) Kamçılayan, bir belirtiyi, refleksi, reaksiyonu veya tedavi tesirini ortaya çıkaran
English - English
provocative
serving or tending to provoke, excite, or stimulate; exciting
Favorites