A week before she died she changed her will and left her entire fortune to her dog Pookie.
- O ölmeden bir hafta önce vasiyetini değiştirdi,bütün servetini köpeği Pookie'e bıraktı.
My father left me a large fortune.
- Babam bana büyük bir servet bıraktı.
I was given a minor share of my father's wealth.
- Bana babamın servetinden küçük bir pay verildi.
Because of his wealth, he was able to become a member of that club.
- Serveti nedeniyle, o, o kulübün bir üyesi olabildi.
Edward inherited his uncle's property.
- Edward amcasının servetini miras olarak aldı.
Tom claimed that the enormous property was at his disposal.
- Tom muazzam servetin, onun emrinde olduğunu iddia etti.
This ball is that boy's treasure.
- Bu top o çocuğun servetidir.
How to distribute abundance is a great problem.
- Serveti nasıl dağıtacağın büyük bir sorundur.
I'm going to give all my possessions away.
- Bütün servetimi bağışlayacağım.
He lost all his possessions.
- O, bütün servetini kaybetti.
Mary went on a shopping spree after coming into some money.
- Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.
How much is Tom's estate worth?
- Tom'un servet değeri ne kadar?
All the wealth in the world is worthless when you're dead.
- Öldüğünüzde dünyadaki tüm servet değersizdir.
He lost all his possessions.
- O, bütün servetini kaybetti.
I'm going to give all my possessions away.
- Bütün servetimi bağışlayacağım.
For all his riches he is not happy.
- Bütün servetine rağmen o mutlu değildir.
The total net worth of the world's richest people rose by 18% in 2016 to $7.67 trillion.
- Dünyanın en zengin insanlarının toplam net serveti 2016 yılında % 18 artarak 7.67 trilyon dolara yükseldi.
The three richest people in the world control more wealth than the poorest 48 nations.
- Dünyadaki en zengin üç kişi, 48 en fakir ulustan daha çok serveti kontrol ediyor.
He lost all his riches.
- Bütün servetini kaybetti.