Ona hizmet edecek üç hizmetçisi vardı.
- He had three servants to wait on him.
Bir hizmetçi gibi davranırsan, bir hizmetçi gibi davranılırsın.
- If you behave like a servant, you'll be treated like a servant.
Bir uşak özel bir evde bir hizmetçi olarak çalışan adamdır.
- A manservant is a man who works as a servant in a private house.
Uşaklar efendilerinin siparişini gerçekleştirmeye çalıştı.
- The servants tried to carry out their master's order.
Ben bir devlet memuruydum.
- I was a public servant.
Ben bir devlet memuruydum.
- I was a public servant.
İmparator, kölelerinden birine kendisini öldürmesini emretti.
- The Emperor ordered one of his servants to kill himself.
Kapa çeneni, cehennemin kulu!
- Shut up, servant of hell!
O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım.
- She just had to use her Puss-In-Boots look and I was her devoted servant.
Ben bir devlet memuruydum.
- I was a public servant.
Tom bir kamu görevlisiydi.
- Tom was a public servant.
Ben bir devlet memuruydum.
- I was a public servant.
There are three servants in the household, the butler and two maids.
She is quite the humble servant, the poor in this city owe much to her but she expects nothing.