He took no notice of the changes, and went on as though nothing had happened.
To serve customers in a shop.
On the morning of February 28, 1993, ATF agents gathered at a staging area near Waco and prepared to serve a search warrant on the Branch Davidians' residence.
A sofa serves one for a seat and a couch.
Whose serve is it?.
A stallion serves a mare.
to serve a summons.
He served me very ill.
to serve one's turn.
to serve one's country.
to serve the guns.
In women's tennis the need to serve more effectively has become greater in recent years because the game is being played more aggressively, and rallies are becoming shorter as a result.
Haftada bir ya da iki porsiyon balık yemenin kalp hastalığına yakalanma olasılığınızı azaltacağını duydum.
- I've heard that eating one or two servings of fish a week will reduce your chances of getting heart disease.
İkinci bir porsiyon ister misiniz?
- Would you like a second serving?
Bir hükümet ideolojiler mi sunmak zorunda? Daha doğrusu insanların çıkarlarına mı hizmet etmek zorunda?
- Does a government have to serve ideologies, or rather, the interests of the people?
Size hizmet etmekten çok memnun olacağım.
- I will be very glad to be able to serve you.
Bu onun ne kadar dürüst olduğunu göstermek için hizmet vermektedir.
- This serves to show how honest she is.
Yemek tarifi altı kişiye hizmet vermektedir.
- The recipe serves six people.
Kahvaltı sabah 07:00-11:00 arası servis edilir.
- Breakfast is served from 7:30 a.m. to 11:00 a.m.
Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
- What kinds of meat dishes do you serve?
Başka servis ister misiniz?
- Would you like another serving?
Bu onun ne kadar dürüst olduğunu göstermek için hizmet vermektedir.
- This serves to show how honest she is.
Yemek tarifi altı kişiye hizmet vermektedir.
- The recipe serves six people.
Bu Hint restoranı sadece vejetaryen yemekleri servis etmektedir.
- This Indian restaurant only serves vegetarian food.
Tom yirmi kişiye servis etmek için yeterli çorba yaptı.
- Tom made enough soup to serve twenty people.
Bize lokantada hizmet eden garson bitkin ve stresli idi.
- The waitress serving us at the diner was exhausted and stressed.
Tom Kongrede iki dönem hizmet etti.
- Tom served two terms in Congress.
Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
- My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
Kulüp saymanı olarak çalışmaktadır.
- She serves as the club treasurer.
Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
- My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
O, efendisine iyi hizmet etti.
- He served his master well.
Size tekrar hizmet etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.
- We are looking forward to serving you again.
Son yıllarda, bir asker olarak hizmet etmenin itibarı sürekli düşürüldü.
- In the recent years, the reputation of serving as a soldier has steadily been lowered.