I saw a tramp at the station.
- İstasyonda bir serseri gördüm.
Tom felt like an outcast.
- Tom bir serseri gibi hissetti.
I felt like an outcast among those people.
- O insanlar arasında kendimi bir serseri gibi hissettim.
This vending machine was destroyed by hoodlums last night.
- Bu satış makinesi dün gece serseriler tarafından tahrip edildi.
The young man saved the girl from a bunch of hoodlums.
- Genç adam kızı bir grup serseriden kurtardı.
There are a lot of beach bums in Hawaii.
- Hawaii'de bir sürü plaj serserisi var.
I saw a bum at the train station.
- Tren istasyonunda bir serseri gördüm.
Tom was killed by a stray bullet.
- Tom serseri bir kurşun tarafından öldürüldü.
Stray bullets flew everywhere during the war.
- Serseri mermiler savaş sırasında her yere uçtular.