Turkish - English
Definition of sermayeci in Turkish English dictionary
- capitalists
- (someone) who owns or invests capital, capitalist
- investor or owner of capital
- investor
- sermaye
- fund
Our future will be full of difficulties because of lack of funds.
-Sermaye yetersizliği nedeniyle geleceğimiz zorluklarla dolu olacak.
We couldn't carry out our project because of a lack of funds.
-Sermaye yetersizliği nedeniyle projemizi gerçekleştiremedik.
- sermaye
- (Hukuk) capital
The company has a capital of 500,000 pounds.
-Şirketin 500.000 poundluk bir sermayesi var.
He needed capital to start a new business.
-Yeni bir işe başlamak için sermayeye ihtiyacı vardı.
- sermaye
- {i} principal
- sermaye
- {i} stock
- sermaye
- (Ticaret) share capital
- sermaye
- riches
- sermaye
- (Ticaret) paid-in capital
- sermaye
- prostitute
- sermaye
- stock-in-trade
- sermaye
- (Ticaret) contribution
- sermaye
- stock in trade
- sermaye
- capital stock
- sermaye
- monetary fund
- sermaye
- capital cost
- sermaye
- corpus
The Russian corpus is growing quickly.
-Rusça sermayesi hızla büyüyor.
- sermaye
- outlay; cost price; production cost
- sermaye
- slang prostitute, whore
- sermaye
- capital (money or property used for the production of more wealth)
- sermaye
- capital " anamal, kapital; riches, wealth" " varlık, servet; prostitute
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of sermayeci in Turkish Turkish dictionary
- Bir işe sermaye koyan kimse, anamalcı, kapitalist
- SERMAYE
- (Osmanlı Dönemi) f. Ana mal. Esas para. İlk elde mevcut olan para
- SERMAYE
- (Osmanlı Dönemi) Kazanılmış ilim
- SERMAYE
- (Osmanlı Dönemi) Hayat. Ömür
- Sermaye
- (Osmanlı Dönemi) BIDAA
- Sermaye
- (Osmanlı Dönemi) BEZAAT
- Sermaye
- (Hukuk) KAPİTAL
- sermaye
- Konu
- sermaye
- Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı, anamal, başmal, kapital: "Komisyoncu demek, metelik sermayesi olmayan tüccar demektir."- A. Gündüz
- sermaye
- Konu: "Bu lakırtı, bir hafta havuzlu kahvenin sermayesi oldu."- R. H. Karay
- sermaye
- (Osmanlı Dönemi) ana para, mal
- sermaye
- Genel ev kadını
- sermaye
- Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken ana para ve paraya çevrilebilir malların tamamı, anamal, başmal, kapital
- sermaye
- Varlık, servet